İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümündeki kadın akademisyenler, Antalya’dan Şanlıurfa’ya, İzmir’den Samsun’a, Niğde’den Muğla’ya Türkiye’nin birçok bölgesindeki arkeolojik kazıların başkanlığını yürütüyor. Genelde eylül ile mayıs ayları arasında üniversitede eğitim veren akademisyenler, yaz geldiğinde araziye çıkıp öğrenci ve uzmanlardan oluşan ekipleriyle kazı çalışmalarına başlıyor. Kimi neredeyse on yıllardır süren kazıları yönetiyor, kimi Anadolu’nun zengin arkeolojik mirasını gün yüzüne çıkarmak için yeni kazılar başlatıyor. Dünya Çalışan Kadınlar Günü öncesinde yaptıkları çalışmalarla Anadol’nun ‘altını üstüne getirerek’ tarihi gün yüzüne çıkaran kadın arkeologlarla konuştuk.
KAZDIKÇA SÜRPRİZLERLE KARŞILAŞIYORUZ
Prof. Dr. Gülsün Umurtak, Burdur Hacılar Büyük Höyük Kazı Başkanı:
“Hacılar ilk olarak 1950’lerin ortasında bir İngiliz arkeolog tarafından bulundu. Daha sonra 1976’da hocalarımızdan Prof. Dr. Refik Duru bölgede araştırma yapmaya başladı. Ben de 1984 yılından beri Hacılar bölgede çalışıyorum. 9 bin yıl önce yaşamış bir yapıya yeniden ayak basmak ya da 5 bin yıllık bir kent kapısından geçmek çok heyecan verici.”
ARKEOLOJİ KADINLAR İÇİN BİÇİLMİŞ KAFTAN
Prof. Dr. Sedef Çokay Kepçe, Antalya Perge Kazı Başkanı:
“Bir yıl hariç tam 34 yıldır araziye çıkıyorum. O bir yılda da çocuğuma hamile olduğum için çalışmalarda bulunamadım. Perge’deki çalışmayı 2020 yılında kazı başkanı olarak devraldım. İstanbul Üniversitesi hocaları tarafından 1946’da başlatılan bu kazıda görev almaktan hem çok gurur duyuyorum hem de büyük bir sorumluluk hissediyorum. Türkiye’nin en önemli kadın arkeologlarından biri olan Prof. Dr. Jale İnan’ın daha önce başkanlık ettiği bu kazıyı sürdürmeye devam ediyorum. Bu meslek hep erkek egemenliğindeymiş gibi algılanır ama meslekte çok sağlam kadın karakterler hep var oldu. Ayrıca bu meslekte kadın olmanın avantajı da var. Çünkü kadınlar çok farklı açıdan konuları değerlendirebilir, birden fazla işi aynı anda yürütebilir ve aynı anda birçok görevi üstlenebilir. Bu kadının doğasında olan bir şey. Dolayısıyla arkeoloji kadınlar için biçilmiş kaftan.”
KAÇAK KAZILARLA MÜCADELE EDİYORUM
Prof. Dr. Asnu Bilban Yalçın, İstanbul Anadolu Kavağı Bölgesi Kazıları Başkanı:
“Yaklaşık 40 yıldır Ayasofya hakkında çalışmalar yürütüyorum. Kültür Bakanlığının bilim kurulunda da Bizans danışmanı olarak görev alıyorum. 2009 yılından beri de İstanbul’da Yoros Kalesi kazısını yönetiyorum. İstanbul’un kültürel mirasına çok önemli bir katkı sağlıyoruz. Aynı şekilde Yuşa Kalesi’nde de çalışmalar yürütüyorum. Ancak İstanbul’da yani metropollerde kazı yapmanın bazı zorlukları var. Birincisi sponsor bulmakta zorlanıyoruz. Bir diğer zorluk da buralar çok göz önünde olduğu için sıklıkla kaçak kazılarla karşılaşıyor ve onlarla mücadele etmeye çalışıyoruz. “
ÇALIŞMAYA ‘KADIN KAZISI’ DİYEBİLİRİZ
Doç. Dr. Aslıhan Yurtsever Beyazıt, Samsun İkiztepe Kazı Başkanı:
“Yaklaşık 24 yıldır aralıksız kazılarda çalışıyorum. 3 yıldır Samsun İkiztepe’deki kazı çalışmalarına başkanlık yapıyorum. 1974 yılından beri devam eden bu kazının ilk kadın başkanıyım. Sadece arkeoloji alanında değil akademinin her alanında kadınların yükseldiği bir dönemdeyiz. Kazıdaki ekibim de kadın ağırlıklı bu nedenle çalışmaya ‘kadın kazısı’ diyebiliriz. Arazide çalışmak biraz zor ancak kadının başaramayacağı bir iş yok.”
TARİHİN GİZEMİNE IŞIK TUTMAK HEYECAN VERİCİ
Doç. Dr. Semra Balcı, Niğde Sırçalıtepe Kazı Başkanı:
“Sırçalıtepesi’nde daha önce hiç çalışılmamıştı. Önce bu alanda bir yüzey araştırması yaptık. Bu araştırmanın sonuç vermesiyle de 2019’da kazı çalışmalarına başladık. Tarihi bir değeri ya da bilgiyi açığa çıkarıp ona ilk dokunan kişi olmak ve bunu bilim dünyasına tanıtmak çok kıymetli. Tarihin gizemine ışık tutmak çok heyecan verici bir süreç.”
SADECE KADINLARLA ÇALIŞIYORUM
Doç. Dr. Gonca Dardeniz, Konya Karahöyük Kazı Başkanı:
“Bu yıl araziye çıkışımın 20’nci senesi olacak. Konya Karahöyük kazısını 2022’de başlattım. Burası 1953’ten 1992’ye kadar çeşitli aralıklarla kazılan bir yer. Ancak o dönemin kazı başkanın tercihiyle çalışmalar durmuştu. Bölgenin verdiği malzemeler enteresan olduğu için kazıyı yeniden başlatmak istedim. Tunç Çağı özelinde Konya’daki tek kazı bu. Ayrıca ben de Konya’daki tek kazı başkanıyım ve sadece kadın işçilerle çalışıyorum. Kadınlar arazide çalışırken hem daha dikkatli hem daha kibarlar.”
1999’DAN BERİ KADINLAR YÜRÜTÜYOR
Doç. Dr. Müjde Peker, İzmir Nif Dağı Kazı Başkanı:
“2020 yılından beri Nif Dağı’ndaki arkeolojik kazının başkanlığını yürütüyorum. Bu kazılar ilk 1999 yılında bölümümüzden Prof. Dr. Elif Tül Tulunay tarafından başlatıldı. 2019’da kendisi emekli olduğu için 2020 yılında kazıyı ben devraldım. Nif Dağı, Kemalpaşa olarak geçen bölgenin çevresindeki yerleşimlerin ve yol izlerinin araştırılması üzerinde ilerliyor.
EKSİK BİR DÖNEMİ KAPATIYORUZ
Doç. Dr. Çiler Akgül, Mersin Eşek Deresi Mağarası Kazı Başkanı:
“Mağarada 2019 yılında yüzey çalışmalarına 2021 yılında da kazıya başladık. Bu çalışma Mersin’in en erken kesin tarihini veriyor. Burası günümüzden 14 bin 900 yıl öncesine ait bir yerleşim yeri. Hem Mersin hem de Anadolu için eksik bir dönemin kapanmasını sağlayan bir çalışma.”
KADIN DİSİPLİNİ LAZIM
Doç. Dr. Eylem Özdoğan, Şanlıurfa Sayburç (Taştepeler) Kazı Başkanı:
“29 yıldır arkeoloji alanında çalışıyorum. Bu kazı 2021 yılında benim yürütücülüğümle başladı. Projedeki arazi çalışmalarında önemli bir aşama kat ettik. Göbeklitepe bu işin başlangıcını oluşturdu o yüzden bölgede birçok ekiple ortak çalışıyoruz. Üniversitede de kadın ağırlıklı bir ekibimiz var ve kız öğrenciler çoğunlukta. Benim açımdan da kadınlarla çalışmak daha kolay. Çünkü kadınlar daha disiplinliler ve kazılarda da bu disipline ihtiyacımız var. Ayrıca kadınlar her koşulda kendilerine ait görevi başarıyla sona erdirebiliyorlar.”
ALANIN EN ÖNEMLİ ÖDÜLÜNÜ ALDIK
Dr. İpek Dağlı, Muğla Labraunda Kazı Başkan Yardımcısı:
“İlk kazıma 2006 yılında katıldım ve hala devam ediyorum. Buradaki kazı çalışması Fransa’daki Lyon Üniversitesi’nde görevli Prof. Dr. Olivier Can Henry başkanlığında sürüyor. Ben de 2019’dan beri bu kazıda başkan yardımcısı olarak görev alıyorum. Geçen sene bu çalışma ile bu alandaki en önemli ödül olarak kabul edilen Fransa’da Simone ve Cino Del Duca Vakfı 2023 Arkeoloji Büyük Ödülü’nü kazandık.