Katıldıkları canlı yayında Osmanlı Hanedanlığı ile ilgili konuşan Tarihçi Murat Bardakçı’nın sözlerine Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın tepkisi sosyal medyayı salladı. Bardakçı’nın 5. Murat ile ilgili anlattığı konuda kurduğu cümle Ortaylı’nın ilginç kahkahasına sebep oldu.
Fatih Altaylı, Teke Tek programında Habertürk yazarı Murat Bardakçı ile tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı’yı ağırladı. Murat Bardakçı, Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’a Samsun’a çıkışıyla ilgili sözlerinin çarpıtıldığını belirterek, “Mustafa Kemal, isyanları bastırmak, İngilizlerin öfkesini dindirmek ve silah bıraktırmak için Anadolu’ya yollanmıştır. Devletin kendisi Anadolu’da bir şeyler başlatmayı düşünüyordu. Vahdettin’e sadece tayin belgesi imzalatılmıştır. Atatürk’ün Samsun’a çıkışı bir devlet operasyonudur. Benim söylediklerimi oradan buradan keserek çarpıtmayın” diye konuştu. Prof. Dr. İlber Ortaylı da, 2. Elizabeth’in Türkiye ziyaretinde kendisine mihmandarlık yaptığı günlerle ilgili olarak izlenimlerini anlattı. Ortaylı Kraliçe 2. Elizabeth için “Yaşadığı hayattan belli ki, kaybolmakta olan İngiliz orta sınıfın yaşam biçimini muhafaza ediyor. Orta sınıf değil ama orta sınıfın değerlerine hitap ediyordu. Biriyle nasıl konuşacağını biliyor” ifadelerini kullandı.
Fatih Altaylı ile Teke Tek programının konukları Habertürk yazarı Murat Bardakçı ile tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı oldu.
Bardakçı son günlerde basında çıkan yorumlarda söylemediği sözleri kendisine aitmiş gibi gösterilmesine yanıt verdi. Bardakçı şöyle konuştu:
“MUSTAFA KEMAL’İN SAMSUN’A ÇIKIŞI BİR DEVLET OPERASYONUDUR”
Ben Şahbaba’yı bundan 25 sene önce yayınladım. Muhafazakâr, laik, sağcı, solcu Şahbaba’dan misal gösterenler vardı. Bugün Cumhuriyet’te bir yazı çıktı, bana o sözleri saray söyletiyormuş. Cesareti varsa çıksın karşıma. Sahte isimle atmak kolaydır. İnternette günlerdir Mehmet Barlas’la yaptığımız bir programda konuşmam yayınlanıyor. O konuşma 5 yıl öncedir. Konuşmanın yarısını kesmişler. Gönderme kararnamesi vardır, devlet operasyonudur diyorum. 19 Mayıs’ın devlet operasyonu olması, devletin gücünü ve büyüklüğünü gösterir. Defalarca yazdım, ‘Vahdettin gönderdi’ saçmalığını bana mal etmeyin dedim. Bir başka konuşmamdan bahsediliyor. Vahdettin’in hatıraları bende fakat koruma kanunu gereği yayınlayamıyorum, yayınlarsam ortalık birbirine girer demişim. Dedim ki, ‘bunları yayınlamayı düşünmüyorum, hukuki mesele var’ dedim. Atatürk’e saldırmak istiyorsanız, o edepsizliği yapacaksınız beni niye alet ediyorsunuz? 19 Mayıs’ta bütün mesele nereden çıkar? Falih Rıfkı’nın uydurduğu bir konudur maalesef. Çok büyük kalemdir. Pusulasız gemi, fırtınalarla boğuşa boğuşa gitti diye bir mit ortaya atmıştır. Vahdettin göndermemiştir, bu devlet operasyonudur.
“VAHDETTİN SON İMZA SAHİBİ OLARAK PROSEDÜRÜ YERİNE GETİRMİŞTİR”
Elini kolunu sallayarak bir adam gidip de ‘ben geldim’ diyemez. Sultan Vahdettin imzalamıştır. Tayin kararnamesinin altında Damat Ferit Paşa, Şakir Paşa, Sultan Vahdettin’in imzası vardır. ‘Git memleketi kurtar’ diye yapmıyor. Bir şey yapmaya çalışıyorlar. Vahdettin son imza sahibi olarak bir prosedürü yerine getirmiştir. Vahdettin’in imzaladığı iradeyle gitmesi başka bir şeydir ama Vahdettin’in ‘git paşa memleketi kurtar’ demesi başka şey. Böyle bir şey yok. Söylediğim sözün yarısını alıyorlar, yarısını atıyorlar. 5 sene önceki konuşmamı kesip koyuyorsun. Vahdettin maalesef çok yanlış zamanda tahta geçmiş aciz bir hükümdardır. Çok hataları vardır. Kalkıp bir idam fermanı çıkarması, bunlar çok büyük hatalardır. Fakat İngiliz baskısıyla çıkarılmıştır. Bütün korku İstanbul’un elden gitmesi. Çok büyük hataları vardır. Ama bana göre hain midir, değildir. Ali Kemal en sert yazıları yazmıştır. Son yazısı ‘yolumuz ayrıydı, maksadımız birdir’ diyor. Karga tulumba İzmit’e getirilip linç edilmiştir. Biri İngiliz’den medet umuyor, biri daha erkekçe davranıyor. Ne Vahdettin göndermiştir ne Mustafa Kemal tek başına yapmıştır bu işi. Devlet aklıdır bu. Türk devletine de yakışacak olan da budur. Vahdettin zincirin son halkasıdır. Resmi olarak imzalamıştır. Operasyonu hazırlayan askerlerdir. Aynı ekip Cumhuriyet’i kurmuşlardır. Çok büyük hataları olan, çok yanlışa oynamış, şu kadarını söyleyeceğim; İngiliz gemisiyle gitmesi büyük hatadır; fakat hayatını kurtarmak için gitmiştir. İleride bazı şeyleri yayınlayacağım. Yayınlamadığım hatıralarda Atatürk’le ilgili hiçbir şey yoktur. Yazdığım kitapların hepsi kaynaktır benim. Ben sosyal bilim, ekonomi okudum. İstesem tarihe giderdim. Okulda öğreneceklerimi liseyi bitirdiğimde zaten biliyordum. Benim büyükbabam Atatürk’ü Ankara’da karşılayan kişidir. 1919’da Ankara’da Ali Cemal Bey karşılamıştır. Yayınladığım belgeler ortada. Devlet yazışmalarıdır. Evet devlet göndermiştir. Cumhuriyet gazetesi bunu düzgün okusa iyi olur.
PROF. DR. İLBER ORTAYLI: ATATÜRK SON DERECE AKILLI BİR ADAM
Tahta geçtiği gün kendisi söylüyor bunu, ‘bugün bomba atmazlar’ diyor. İngilizler monarşiye saygılı. Vahdettin yabancı dil bilmez. Hainlik için hiçbir şeyi yok. Dünyada iyi lisan bilenlerin arasında Halide Edip gibiler pek nadir çıkar. İngilizi, Fransızı hayran bırakacak şekilde bir kadın. Ama Sultan Vahdettin’in batı dillerini bilmediği açık. Çok iyi İslam hukuku biliyor. Devlet tecrübesi yok. Hakim olduğu sahalar belli. İstanbul’un içindeki Türk karakolları. Aksaray-Bebek tramvay hattı kadar. Tahta çıktığı gün ‘bomba atılır’ diye şüphe var. ‘Bugün atmazlar’ diyor. Orada atmıyorlar ama Haydarpaşa’da depoları uçuruyorlar. Yenik bir Türkiye var. Bütün mesele İttihatçılar’ın suçlanması. Damat Ferid budala bir adamdır. Hainlik ile budalalık arası ustura gibidir derler ya. Düşürüverirsin bir tarafa. ‘İngilizler bizi sever’ diyor. İngilizin neresinde hatıra defterine giriyorsun? Asıl kötüsü filozof Rıza Bey akıllı, entelektüel ağırlığı olan adamların bu topa girmeleri çok kötü. Atatürk aklını kullanıyor. Son derece akıllı. Çoklu düşünmeyi biliyor. Akıl denen şey bambaşka bir şey. Büyük bir tecrübe ile edinilir. Ömründe Avrupa olarak Sofya’yı, Çetine’yi görmüş adam. Onların içine girmiş, o dünyayı koklamış bir adam. İlla Paris, Londra’yı görmesi gerekmiyor. İmparatorluğu çok iyi tanıyor. Osmanlı sivil bürokrasisi askerler kadar iyi yetişmiyor. Bu kadar akıllı adamın askerler içinden çıkması tesadüf değil. İsmet Paşa Avrupa çıkışı bir gezidir. Ama bilmem neyine kadar öğrenmeye çalışan biri. Bunlar Avrupalı meslektaşlarından daha tecrübeliler. Coğrafya biliyorlar. Eğer Mustafa Kemal Bey ve Kazım Karabekir Bey, İsmet Bey bizim Genelkurmay’daki haritalara kalsalar hapı yutarlardı. Vahdettin tamamen karanlıkta, iyi yetişmemiş, hazırlanmamış bir padişah, yaşlı. Osmanlı Hariciye Nezareti Tanzimat’ta ne kadar parlak bir yerse maalesef Sultan Hamid döneminde gerilemeye başlamış. İttihatçılar diplomasiye hiç önem vermemişler. Sonunda da kötü bir imtihan vermişlerdir.
BARDAKÇI: BENİM KANAATİME GÖRE HAİN DEĞİL ZAVALLIDIR
Veliaht en yaşlı şehzadedir. Sultan Reşat’ın veliahtı Yusuf İzzettin Efendi. Bir iddiaya göre öldürülür ama intihar etmiştir. Onun intiharından sonra ikinci veliaht Vahdeddin. En yaşlı şehzadedir. Sultan Reşad’ın vefatından sonra tahta çıkar. Daha sonra Mondros imzalanır. Savaşta Vahdettin yoktur. Vahdettin Çengelköy’de, Sultan Reşad’ın vefatından sonra Enver Paşa, Talat Paşa gidip haber veriyorlar ‘başınız sağolsun taht sizin’ diyor. ‘Bu gece bir istihareye yatayım, hayırlı olup, olmayacağını ona göre karar vereyim’ diyor. Fakat ‘Benden sonraki kişiyi hatırıma getirince hemen kabul ettim’ diyor. Abdülmecit Efendi’yi sevmiyor. Birbirleriyle dünürler. Gençlikte beraberler. Sonradan ayrışıyorlar. Sultan Vahdettin acizdir, çok hata yapmıştır. İstanbul’un gitmesi endişesine kapılmıştır. Zaferden sonra Meclis’e tebrik telgrafı çekseydi, çok şey başka olurdu. Büyük Zafer’den sonra söylediği bir söz var, hanedan hanendegân oldu diyor. Kelime oyunu yapıyor. Herşeyin bittiğinin farkında artık. ‘Paratoner olup bütün müsibetleri, belaları ben çektim’ diyor. 19 Mayıs operasyonuyla ilgili bütün evrakiye, yayımlamadığım tek tük evrak var tabii ki. Operasyon devlet operasyonudur. Cumhuriyet gazetesi istediği kadar aksini iddia etsin, çürütemez. Devletin her kademesinde yazışma var. Tek kişi yok, birkaç ordu müfettişi var. Müfettiş göndermek, karışıklık olan yerlere göndermek Osmanlı adetidir. Atatürk’e verilen selahiyet belgesi, yetki belgesi her askere verilmemiştir. Çok geniş yetkilerdir, istemiş onları. Şakir Paşa öyle istemez şekilde mühür bastı falan değil, imzası vardır. Benim kanaatime göre Vahdettin hain değildir; zavallıdır.
ORTAYLI: BU MEMLEKETTE CİDDİ SAĞCI, SOLCU VAR MIDIR?
Çok düşük tahsil düzeyimiz var. Üniversitenin profesörü olsa ne olur? Harita çizmeyi bilmiyorlar. Bir tanesi yonca yaprağı diye Türkiye yapmış, düz çizgi çizmiş, mutemet bir üniversitede. Çizginin bir tarafı Yunanistan, burası Akdeniz. Bizde yazılan tarih kitapları sefilanedir. 70 yaşına gelmişim, bunları yazmak benim işim değil. En mühimi; bu memlekette tarihe burnunu sokan, bu gibi yorumları yapan, bunları destekleyenlerin çok önemli kısmı başka amaçları vardır. Yapıcı, takdim edici milliyetçiliğin dışındadırlar. Tahripkâr ve bulaşıcı. Bu memlekette ciddi sağ ve sol olduğuna inanıyor musunuz? Sağ ve solun arkasında neler yatıyor, ona bakmak lazım. Türklerin ırkı nedir diye soruyor adam. Neredeyse en yüksek yere gelmiş. Bu Türklerin ırkı yoktur diyor. Bunların arkasında sağcılık, solculuk, liberal, sosyalistlik yatmıyor. Yatsın, hakkıdır, lakin kendini efendice, ilimle.
“KRALİÇE İNGİLİZ ORTA SINIFIN YAŞAM BİÇİMİNİ MUHAFAZA ETTİ”
Kraliçenin mihmandarlığını yaptım. Gayet meraklı ve edeple dinlemişti. Çok saygılı biri, medeni. Gençliğimde mihmandarlık yaptığım ilk dönemlerde o zaman rastlamıştım. Okur, bilir, bilmediği bir şeyi anlatırken hiç sıkılmazlar, dinlerler. Bunların başında Almanlar gelir. Kraliçe’ye mihmandarlık yaparken bana dosya verilmedi, ‘şunu yap, bunu yapma’ diye. Nelere meraklı? Çok iyi kaligrafi biliyor. Topkapı’da bir sürü kitap var biliyorsunuz. Bunlara baktı. Tezhiple çok ilgilendi. Sorduğu sorular akıllı, bilen insanların soruları. Çok dikkatli şekilde Kur’an tilaveti için Bursa Yeşil Camii’ye gitti. Oradaki vali maşallah berbat etti herşeyi. Çok ayıptı, unutmuyorum. İlahiyattan bir hoca seçmiş, ne ses var ne makam. Yaşadığı hayattan belli ki, kaybolmakta olan İngiliz orta sınıfın yaşam biçimini muhafaza ediyor. Orta sınıf değil ama orta sınıfın değerlerine hitap ediyordu. Biriyle nasıl konuşacağını biliyor.
Numberone.com.tr