Peri masalı gibi başlayan yaşamları bazen zorlu dönemeçlerle karşı karşıya kaldı… Kimisinin evliliği kumar tutkusu yüzünden sallandı, kimisi ise eşinin mücadele ettiği amansız hastalıkta en büyük destekçisi oldu… Ama hiç biri hayat arkadaşını geçirdiği bu zor dönemlerde yalnız bırakmadı…
Usta oyuncu Süheyl Uygur ve dans eğitmeni Burçin Orhon evliliklerinde 26. yılı geride bıraktı. Sosyal medya hesabında bir fotoğraf yayınlayan Orhon altına ‘Günümüz kutlu olsun. Altın sene-i devriye bizi bekler’ notunu yazdı.
Mutlu çift evliliklerinde 26 yılı geride bıraktı. Burçin Orhon sosyal medya hesabından duygularını dile getirdi, “O gün bu gün. Bazen ayrı. Bazen küs. Bazen mutlu bazen üzgün. Ama hep beraber 26 sene. Biraz ısrar, biraz inat, biraz çaba ama en çok sevgi ile sıvanmış koca bir inşaat bizimki. Sağlamlığı buradan geliyor. Küçük küçük ama ısrarla dokumaktan. Günümüz kutlu olsun. Altın sene-i devriye bizi bekler”
Peri masalı gibi başlayan yaşamları bazen zorlu dönemeçlerle karşı karşıya kaldı… Kimisinin evliliği kumar tutkusu yüzünden sallandı, kimisi ise eşinin mücadele ettiği amansız hastalıkta en büyük destekçisi oldu… Ama hiç biri hayat arkadaşını geçirdiği bu zor dönemlerde yalnız bırakmadı… İşte yıllara meydan okuyan ve her zorluğu aşan evliliklerin sahibi o isimler…
Şebnem Çapa ve eşi Celal Çapa evliliklerinde 40,5 yılı geride bıraktı. Düğününden bir kare paylaşan Çapa nostalji yaptı.
Perran Kutman ve Koral Sarıtaş’ın 40. yıl kutlaması Perran Kutman ile 1980’de nikah masasına oturduğu yapımcı Koral Sarıtaş evliliklerinin 40. yılını kutladı. Çiftin iki karesi sosyal medyada paylaşım rekoru kırdı, mesaj yağmuruna tutuldu. Perran Kutman 1979’da tanıştığı, ilk görüşte aşık olduğu eşi Koral Satış için bakın neler söylemişti…
“Evliliğimizde kimse diğerinin önüne geçmedi. Bir gün bile birbirimize olan saygımız, sevgimiz, güvenimiz eksilmedi. Eşim için dünyayı yakarım.”
EROL EVGİN
Erol-Emel Evgin çiftinin bu evlilikten iki çocukları oldu. Çiftin kızları Elvan mimar oldu, oğulları Murat ise babasının yolundan gitti ve adını müzik dünyasının başarılı isimleri arasına yazdırdı.
Erol Evgin, “Emel bir kez daha dünyaya gelsem hiç düşünmeden tekrar evleneceğim bir kadın” diyor eşine olan sevgisini anlatırken, Emel Evgin ise ona büyük bir aşkla bağlı olan eşini “o mükemmel bir aile babası” sözleriyle anlatıyor.
HÜLYA KOÇYİĞİT
Hülya Koçyiğit, Ses dergisinin düzenlemiş olduğu sinema yetenek sınavına katıldı. Bu yarışma Koçyiğit’in hayatında tam bir dönüm noktası oldu. Sonrasında bir çok yapımcı ile anlaşan sanatçı, Metin Erksan’ın 1963 yapımı Susuz Yaz ile ilk kez kamera karşısına geçti. Film, Berlin Film Festivali’nin en büyük ödülü olan Altın Ayı’ya layık görüldü. Hülya Koçyiğit bu başarının keyfini süremeden babasının ani ölümü ile sarsıldı.
Artık ailesi için çalışması gerektiğini düşünen Hülya Koçyiğit çalışmalarına ara vermeden devam etti. Yoğun iş temposuna daha fazla dayanamayan ünlü oyuncu kardeşleriyle birlikte çıktığı tatilde dönemin ünlü futbolcularından Selim Soydan ile tanıştı. Soydan o günleri “Takım kampı için Büyükada’ya gitmiştik, Hülya ile karşılaşınca kalbi hızla çarpmaya başladı. Bir daha da yavaşlamadı.” sözleriyle anlatıyor…
Selim Soydan’dan gelen “Annen, annem; kardeşlerin kardeşlerim olsun. Gel Hülya yuvamızı kuralım” teklifi Hülya Koçyiğit’in hayatında ikinci bir dönemin başlamasına neden oldu. Çift dolu dizgin süren aşklarını kısa sürede resmileştirmeye karar verdi. Hülya Koçyiğit ve Selim Soydan 5 Temmuz 1968’de nikah masasına oturdu. İki ünlü ismin düğünü bir çok basın kuruluşu tarafından yakından takip edildi.
Hülya Koçyiğit bu özel günü ” Nikah o kadar kalabalıktı ki, nikah memurunun karşısına bir saat geç çıktık. Sıcak yapış yapış bir günde, o kalabalığın arasında bile, gözlerimiz ellerimiz birbirini kaybetmedi. Ve o gün bir kez de tanıkların önünde söz verdik “ömür boyu” beraber olmaya…” sözleriyle anlatıyor.Yeşilçam’ın usta oyuncusu ve Türk futbol tarihinin en başarılı isimlerinden olan eşi Selim Soydan’ın mutluluğu evliliklerinden bir yıl sonra kızları Gülşah’ın dünyaya gelmesiyle daha da perçinlendi.
Gülşah’ın doğumu Hülya Koçyiğit’i film setlerinden uzaklaştırmaya yetmedi. Koçyiğit, rol aldığı filmlerle sayısız başarıya imza attı. Bir süre sonra kızı Gülşah ile kamera karşısına geçmeye başladı.
Evliliklerine gıpta ile bakılan çift oldukça zor zamanlar geçirdi. Kızları Gülşah’ın hastalığı çift için en zor zamanlarlardan biriydi. Ancak Selim – Hülya çiftinin birbirlerine verdiği moral desteği ile bu olayı kısa sürede atlattılar.
Selim Soydan’ın İlk gördüğü an evlenmeyi kafasına koyduğu karısına “Bir gün maddi ya da manevi olarak sana yetmediğimi anlarsam, çeker giderim” demiş Soydan… Ve öyle bir anın gelmemesi için de elinden ne geliyorsa yapmış….
Evliliklerinde 53 yılı geride bırakan Hülya Koçyiğit ve Selim Soydan çifti bir röportajlarında “Sizi bunca yıl bir arada tutan şey nedir?” sorusuna oldukça anlamlı cevaplar verdi. İlk açıklama Hülya Koçyiğit’ten geldi: ” Emek… Öncelikle Selim’in beni evlenmeye razı ediş noktasına kadar gösterdiği kararlılık, dirayet müthişti… ’Ben seni daha yeterince tanımıyorum, evlenecek kadar yakın hissetmiyorum’ dediğimde ’Göreceksin bunların hepsi olacak’ demişti. Ve bunu sağladı. Sevgimize, evliliğimize, beraberliğimize, birbirimize çok emek verdik. Ve bir kez daha gördük ki insana ihanet etmeyen tek şey emeğiymiş… Sevgi bile emekle katmerlenir, güzelleşirmiş…” dedi usta sanatçı.
Selim Soydan’ın ise yanıtı daha net ve sanki biraz daha romantik olmuş: “Bizi 40 yıl boyunca bir arada tutan şey Hülya… O kadar iyi, anlayışlı, kötüyü ve yanlışı unutup doğrusuyla yer değiştirmeye bu kadar gönüllü olmasa, inan bana yürümezdi. O bir melek… Biliyorum ki güzel karım tanrının bana bir armağanı. Biliyorum ki Hülya bu dünyaya gelmiş en iyi insanlardan biri…”
BARIŞ MANÇO
1959 yılının Nisan başında Galatasaray Lisesi konferans salonunda ilk resmi konserini veren Manço aynı yıl babası İsmail Hakkı Bey’in ani ölümüyle derinde sarsıldı. Sontrasında bir çok projede yer alan ve müzik için sayısız adım atan Barış Manço, kısa sürede şöhret basamaklarını tırmandı.
70’li dönemlerde fırtınalar estiren büyük sanatçı “benim her şeyim” dediği Lale Manço’yu, 1975 yılında tanır. İlginç bir tanışmaları vardır Lale ve Barış’ın. Çiftin tanışması bozuk bir telefon sayesinde olur. Ablasına misafirliğe gelen Lale, telefon bozulunca eniştesinin arkadaşı olan üst kat komşusuna telefon etmeye çıkar. Kapıyı açan Barış Manço’ya “Telefon edebilir miyim?” diye sorar Lale. Aldığı yanıt ise “Benimle evlenirsen edebilirsin” olur. “Neden olmasın” diyen Lale , içeriye girerek telefonunu eder ve parasını ödemeye kalkınca aldığı yanıt karşısında şaşkına döner. “Nasıl olsa evleneceğiz ne parası”.
Ve 1978 yılında bir nikah töreniyle resmen yaşamlarını birleştidiler. Şakayı çok seven Barış Manço düğünde Nikah Şekeri niyetine Lale Manço ile beraber doldurduğu bir plağı dağıttı. Plağın A yüzünde birbirlerini seven bir çiftin aşklarını dile getirdikten sonra kavga ettikleri bir konuşma, İkinci yüzünde ise Barış kendi deyimiyle “kendi mutluluk öykülerini anlatacakları” bir parça bulunmaktaydı.
Barış – Lale Manço çiftinin mutlu giden evliliklerini 19 Mayıs 1981’de doğukan büyük oğulları Doğukan Hazar ve 24 Temmuz 1984’te doğan küçük oğulları Batıkan daha da anlamlı hale getirdi.
Manço, verdiği röportajlarda eşine olan sevgisini “Lale görür gözmez aşık olduğum ve uğrunda ölecek kadar sevdiğim tek kadın” sözleriyle anlattı.
Usta müzisyen 1 Şubat 1999’da hayatını kaybettiğinde, ardında çok sevdiği eşini ve iki oğlunu bıraktı.
Tiyatro sahnesinde tanıştığı Metin Serzli ile 7 Mart 1968 yılında nikah masasına oturan sanatçı evlilik kararını nasıl aldığını “Ben evlenme teklifi almadım, hâlâ almayı bekliyorum. Teklif edilecek bir durum yoktu. Biz kendi aramızda beraberliğimiz ciddiyete ulaştıktan sonra evlendik. Beraberliğimizden bir süre sonra “Mayıs ayında mı olsun düğün, haziranda mı?” demeye başlamıştık.” sözleriyle anlattı.
Çiftin evliliklerinden Murat ve Selim isminde iki oğulları oldu. Murat Serezli anne ve babasının izinden giderek oyuncu oldu.
Nevra Serezli eşine olan aşkını “Sağlam bir insan. Dürüst, insan ilişkilerine, aileye önem veren, kendi ailesine bağlı, annesinden bahsederken gözleri parlar. Ankara’dan kalkıp annesine uğrayıp onu mutlu etmeye çalışması, tiyatrodaki disiplini, belli bir ağırlığının olması, sert görünümlü olmasına rağmen yumuşacık bir kalbinin olması beni ona bağladı. Bir de kimse hakkında kötü konuşmaz, dedikodusu yoktur, kin tutmaz, yardımseverdir, ses tonu, düzgün konuşması tüm bunlar beni etkiledi. Bir erkekte, kocan olabilecek bir insanda arayıp da bulunamayacak pek çok nitelik var onda.” diyerek anlattı.
“Metin’in en iyi yönü beni çok özgür bırakması. Çünkü özgürlüğüme düşkünüm. Kendi kararlarımı kendim veririm, istediğim yere gider istediğim zaman dönerim. Otokontrol bende hep vardır ama… Hayatım boyunca kitabına uygun yaşadım. Böyle bir koca modeli de şansıma karşıma çıktı. Hakikaten belki başka biri olsa bu kadar süre evlilik yürütemeyebilirdim. En ufak bir sıkıntım olmadı. Evliliğin sıkıntıları, şartlarını yaşamadım. Geçen yıllar bana dün gibi geliyor. Ay aman, öf dedirtmedim ki hayatımda. Herkes bu kadar şanslı olamaz tabii. şimdi evlilikler zor gidiyor. 10 yılı tamamlayana neredeyse Oscar heykelciği verecekler. İki yılda adliyedeler artık çiftler. Eskiden bir yastıkta kocamak için evlenilirdi.”
Serezli Ailesi, 2013 yılında Metin Serezli’nin vefatıyla sarsıldı.
HÜLYA DARCAN
1971 yılında dönemin ünlü aktörlerinden Tanju Korel ile tanışan yıldız oyuncu üç yıllık birlikteliğin ardından Korel ile nikah masasına oturdu.
Çiftin mutluluğu 1977 yılında Zeynep’in, 1982 yılında ise Bergüzar’ın dünyaya gelmesiyle daha da arttı.
Arzum Onan, evliliklerinin beşinci yılında hamile olduğunu açıkladı.Mehmet Aslantuğ, eşini hamilelik süresince bir an olsun yalnız bırakmadı. Onan, zorlu günleri “6,5 aylıkken, erken doğum tehdidiyle hastaneye yattım ve doğumumun gerçekleşmesini, ancak serumla birlikte alınan bir ilaçla ve hastane ortamında engelleyebileceğimizi öğrendik. Zor bir bekleyişti. Nihayetinde 8 aylık dünyaya geldi Can. Yaklaşık 14 saat kuvözde kaldı. Kendime geldiğimde, Mehmet’le birlikte yanına gittik. Elinde serum takılıydı. O kadar küçüktü ki… Sonsuz ve tarifsiz bir mutlulukla Mehmet’le birbirimize sarılıp, dakikalarca ağladık.” sözleriyle anlattı.
Mehmet Aslantuğ – Arzum Onan çifti çocuklarının dünyaya gelmesiyle büyük mutluluk yaşadı. Çiftin aşkı “Evlilik aşkı öldürür” düşüncesine inatla yıllar geçtikçe daha da kuvvetlendi. Bir gün Arzum Onan rutin kontrolleri için gittiği hastanede tiroid kanseri olduğunu öğrendi. Onan ve Aslantuğ ikinci kez zorlu günlerle karşı karşıya kaldı.
Arzum Onan hastalık sürecini ve sonrasını “Rutin kontrollerden birinde hasta olduğumu öğrendik. Daha önce annem yaşadığı için nispeten bilinçliydik. Ayrıca doktorlarımız çok rahatlatıcıydı. O dönemi olabildiğince sakin geçirdik. Ameliyattan bir süre sonra görmüş olduğum tedavi süresince ve sonrasında Can’dan ayrı olmam gerekiyordu. Yaklaşık bir ay gibi görüşmedik. Can da bu durumdan etkilendi ve sonrasında kısa bir dönem konuşma bozukluğu yaşadı. Bu süre içinde en büyük destekçim Mehmet’ti. Hálá da öyle. Her gün yattığım hastanenin önünden geçerken arayıp, beni ne kadar çok sevdiğini söylerdi. O dönemde, ona bir kere daha aşık oldum.” sözleriyle anlattı.
Ünlü çift hakkında bir çok kez ayrılık dedikoduları çıktı. Mehmet Aslantuğ’un eşi Arzum Onan’a ihanet ettiği uzun süre konuşuldu. Aslantuğ bu asılsız iddialara “Arzum, onunla tanışmadan hemen önce vefat etmiş, onun mürüvvetini görememiş, torununu sevememiş bir babanın biricik kızıdır ve hep hissederim ki, onun bana emanetidir. Hal böyle olunca değil Arzum’a ihanet etmek ona sesimi yükseltmem bile söz konusu değildir” diyerek yanıt verdi.
Birlikte bir çok kez kamera karşısına geçen çift, birbirlerine verdikleri destek, yıllara meydan okuyan aşkları ve düzeyli evlilikleri ile göz dolduruyor.
Numberone.com.tr