Bu galaksiler, bir milyon ışık yılı uzaklıkta, yoğun toz ve enkaz bulutlarıyla örtülmüş durumda. Bu durum, şimdiye kadar Hubble gibi eski teleskoplar tarafından fark edilmemelerine neden olmuştu. Ancak JWST’nin ileri düzey kızılötesi ışık algılama teknolojisi, bu gizli galaksileri ortaya çıkardı. Araştırmacılar, bu galaksileri Ultra-Kırmızı Yassı Objeler (UFO) olarak adlandırıyor.

SAMANYOLUNA BENZER AMA DAHA TOZLU

Colorado Boulder Üniversitesi’nden (UCB) araştırmacılar, bu galaksilerin Samanyolu’na benzer bir şekil ve boyuta sahip olduğunu, ancak çok daha tozlu olduklarını belirtti. Çalışmanın baş yazarı Justus Gibson, “James Webb, daha önce asla göremeyeceğimiz türde galaksileri görmemizi sağladı. Bu keşif, evreni sandığımızdan çok daha az anladığımızı gösteriyor,” dedi.

Bu galaksiler, yaydıkları ışığın büyük bölümünün kızılötesi radyasyon olması nedeniyle kırmızı görünüyor. Çok az görünür ışık ürettikleri için, insan gözünün algılayabileceği ışık sınırlarında bulunuyorlar. Elde edilen veriler, bu galaksilerin merkezlerinde yoğun toz ve enkaz birikiminin ışığı maskelediğini gösteriyor.

TOZ VE YERÇEKİMİNNİ ETKİSİ

Araştırmalar, bu UFO galaksilerinin Samanyolu’ndan yaklaşık 50 kat daha fazla toz içerdiğini ortaya koydu. Çalışma, galaksilerin bu yoğun toz tabakalarının ardında oluşmuş yıldızlar ve gezegenler barındırdığını gösteriyor. Ayrıca, galaksilerin şekilleri “uçan daire” (disk) veya rugby topu benzeri şekillerde bulunuyor.

Aynı zamanda “Red Monster” olarak adlandırılan ve Samanyolu büyüklüğünde olan başka bir kırmızı galaksi türü de keşfedildi. Ancak bu galaksiler UFO’lardan farklı olarak, tozdan arınmış ve evrenin erken dönemlerine daha yakın yer alıyor. Her iki keşif de galaksi oluşumu teorilerini kökünden sarsıyor.

Araştırmanın ortak yazarı Erica Nelson, “Bu galaksiler görsel olarak büyüleyici. Tamamen beklenmedik bir şekilde ortaya çıktılar ve bizi şaşkına çevirdiler,” dedi. Keşif, galaksilerin yerçekimi ve tozun evrenin evriminde nasıl bir rol oynadığını yeniden sorgulamamıza neden oluyor.