Prof. Dr. Derya Unutmaz’dan flaş açıklama geldi: Çok önemli bir sürece girdik
ABD’deki Jackson Laboratuvarı Enstitüsü’nün baş araştırmacısı Prof. Dr. Derya Unutmaz kanser hastalığı ile ilgili flaş açıklamalarda bulundu. Bağışıklık sistemine dikkat çeken Prof. Unutmaz, “Önümüzdeki 10-15 yıl içinde tedavisi olmayacak kanser kalmayacak diye düşünüyorum” dedi. Bu araştırmaların çok maliyetli olduğunu söyleyen Prof. Unutmaz, Türkiye’de bu ortamı yaratmanın henüz mümkün olmadığını söyledi.
ABD’deki Jackson Laboratuvarı Enstitüsü’nün baş araştırmacısı Türk bilim insanı Prof. Dr. Derya Unutmaz, kanser tedavisinde kullanmak üzere T hücreleri üzerinde yaptıkları çalışmanın detaylarını anlattı. Tedavinin, bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tanımasına yönelik olduğunu belirten Unutmaz, “Ordunun askerlerini hastadan çıkarıp o askerleri bir yerde eğitip, donatıp tekrar hastaya geri vermek” benzetmesini yaptı. Unutmaz, immünoterapi olarak adlandırılan bu yöntemin birkaç kanser tipine karşı kabul edilmiş bir yöntem olduğunu, ABD’de lenfoma tedavisinde kullanıldığını söyledi.
“HÜCRELERİ KANSERE KARŞI EĞİTİYORUZ”
Bu tip tedavilerin sorunları olduğuna da değinen Unutmaz; bağışıklık sisteminin kendisi, hücresel tedavilerin katı tümörlerde iyi çalışmaması ve tedavi maliyetinin yüksekliğinin sorunlar arasında yer aldığını belirtti. “İçimizdeki bir ordu gibi düşünün, bu ordunun elinde güçlü silahlar var, eğer bunlar doğru kullanılmazsa kendi vücudumuza zarar vermiş oluyoruz” diyerek bağışıklık sisteminin tehlikeli bir sistem olduğunu söyleyen Unutmaz; “Biz bu hücreleri kanser hücrelerine karşı eğitiyoruz. Fakat kanser hücreleri ile normal hücreler arasında çok büyük bir fark yok. Küçük farklılıkları tanıtmaya çalışıyoruz. Buna rağmen bu hücreler kanser hücresini öldürürken normal hücremizi de öldürme potansiyeline sahip oluyor. Bu da tabii ki yan etkilere sebebiyet veriyor” diye konuştu.
MALİYETİ 500 BİN DOLAR
Bir diğer sorunun katı tümörlerde hücresel tedavilerin iyi çalışmaması olduğunu kaydeden bilim insanı, “Örneğin bir meme kanseri düşünün, meme kanserinde bir dokunun içinde oluşuyor kanser tipi. Bu hücrelerin, askerlerin dokunun içine girmesi lazım. Fakat kanser o dokuyu kullanarak etrafını bir kale gibi çeviriyor. Kaleye de dışarıdan bir saldırı düzenlemeniz lazım” ifadelerini kullandı.
Tedavi maliyetinin yüksek olmasına da değinen Unutmaz, maliyetin ABD’de 300-500 bin doları bulduğuna dikkat çekti. Tedavi için uygulanması gereken özel bir prosedür olduğunu, hastadan alınan hücrelerin izole edilmesi, genetik olarak programlanması, büyütülmesi ve hastaya geri verilmesi gerektiğini söyleyen Unutmaz, “Bu süreç maliyetleri çok arttırıyor. Halbuki bir kişiden alıp eğittiğimiz hücreleri bir çok hastaya verebilsek maliyetler neredeyse 10-20 kat düşmüş durumda olabilir” dedi.
“HEMEN TEDAVİYE GEÇMEK SÖZ KONUSU DEĞİL”
Söz konusu sorunların çözümü için yaptıkları çalışmalarda önemli ilerleme kaydettiklerini söyleyen Prof. Dr. Unutmaz, tedavinin uygulanmasına dair takvimin belli olmadığını söyledi. Unutmaz, bunu şöyle açıkladı:
“Bu tip çalışmaların, araştırmaların süreçleri var. Bu süreçlerden birincisi laboratuvar süreci. Biz laboratuvar sürecinde bunları ilerletmeye çalışıyoruz. Laboratuvar düzeyinde bu sorunları çözdüğümüzü göstermemiz lazım. Ondan sonra hasta düzeyine geçiyorsunuz. Hasta düzeyinde de laboratuvardan hemen tedaviye geçmek söz konusu değil. Deneme sürecine girmemiz lazım. Deneme sürecinin de bölümleri var. Örneğin faz 1 dediğimiz bir süreç var. O süreçte acaba geliştirdiğiniz hücrenin, ilacın, herhangi bir yöntemin hastalara ciddi bir yan etkisi var mı? Aşılarda bile bu süreçleri çok hızlı olmasına rağmen yaşamak durumunda kaldık. Çünkü aşının bile yan etkisi olabilir.”
“ŞU ANDA MALİYETLER ÇOK YÜKSEK”
Unutmaz, tedavi maliyetinin düşürülmesine dair “Bu hücreleri hazırlıyorsunuz, bunları donduruyorsunuz ve birçok hastaya verebiliyorsunuz. Bunun maliyeti düşürebileceğini düşünüyoruz ki bu da daha çok insanın ulaşması için fırsat olmuş olur. Şu anda maliyetler çok yüksek. Ama diğer sorunları da çözmemiz lazım, ciddi yan etkiler oluşabiliyor. Örneğin bazen şok semptomlarına benzer durumlar olabiliyor, beyinde ödem olabiliyor, bunları önlememiz lazım. Yaptığımız çalışmalar da ona yönelik. Oldukça heyecanlı geçiyor. Bazı güvenlik sistemleri geliştirdik. Eğer bunlar normal hücreleri öldürmeye başlarsa veyahut size zarar vermeye başlarsa bir tuşa basar gibi bir ilaç veriyoruz ve bu hücreler kontrol ediliyor. Yani onlara ‘dur’ komutu veriliyor” diye konuştu.