Şöyle bir baktığımızda Oscar adaylıklarından da belli olduğu üzere sezonun en iddialı filmlerinden biri Oppenheimer… Tam 13 dalda Oscar’a aday gösterilen film, eleştirmenlerden de “yıldızlı” puanlar aldı.
Şimdi herkes büyük bir merakla tören gecesinin sonuçlarını bekliyor. Bu konuda iki ihtimal var: Film ya aday olduğu bütün ödülleri ya da en azından büyük bir kısmını alacak.
Ya da sadece birkaç ödülle yetinerek geceyi tamamlayacak. Ama öyle ya da böyle önümüzdeki mart ayında yapılacak olan Akademi Ödülleri gecesinin yıldızı olacak.
Ama görünüşe göre kamera arkasında yaşanan başka ilginç ve tuhaf gelişmeler de olmuş. Bunlardan birini de Oppenheimer filminde Cillian Murphy’nin rol arkadaşı olan Florence Pugh anlattı.
28 yaşındaki İngiliz oyuncunun söylediğine göre, rol arkadaşı Murphy ile bir sevişme sahnesi için hazırlandıkları sırada tam çekim başlarken kamera bozuldu!
Üstelik o anlarda setteki diğer kamera onarıma gönderildiği için iki oyuncu da üzerlerinde hiçbir giysi olmadan öylece kalakalmışlar Florence Pugh’un anlattığına göre.
Yönetmenliğini Christopher Nolan’ın üstlendiği Oppenmeiher filminde, bilim insanının sevgilisi Jean Tatlock’ı canlardıran Pugh, olup biteni şöyle anlattı:
” Tam sevişme sahnesinin ortasında kamera bozuldu. İkimiz de çıplak bir haldeydik. Ve bu hiç uygun bir zaman değildi. Çünkü kullanılabilecek çok sayıda kameramız da yoktu.”
Florence Pugh’un söylediğine göre kamera bozulunca yönetmen Nolan diğer kameranın nerede olduğunu sordu. Ekiptekiler de diğer kameranın tamire gönderildiğini söyledi.
O anlarda Christopher Nolan ve set görevlileri kamerayla uğraşırken kendisinin ve rol arkadaşının neler yaptığını da şöyle anlattı Florence Pugh. ” Biz de Cillian ve ben elimizle bedenimizi kapatmaya çalışarak onları bekledik.”
O HALDE GİDİP TEKNİK BİLGİ DE ALDI
Florence Pugh, üzerinde hiçbir giysi olmadığı halde gidip bir köşede saklanmak yerine kamerayı tamir etmeye çalışanların yanına gidip bazı teknik bilgiler aldığını da sözlerine ekledi.
Kendisinin ve Cillian Murphy’nin bedenlerini kollarıyla kapatıp kameranın tamir edilmesini bekledikleri sırada odaya teknik bir görevlinin geldiğini söyledi Pugh.
Sonra da şunları anlattı: ” Kapalı bir setti ve Cillian ile ben bir odadaydık. Sonra odaya teknik görevli geldi. Ben de o halimle yanına gidip kameraların neden bozulduğunu, sorununun ne olduğunu sordum.”
Sonuç olarak kamera onarıldı ve çekim de kaldığı yerden devam etti.
BİR DERİ BİR KEMİK KALDI
Bu yıl Barbie adlı filmin en yakın rakibi olarak gösteriler Oppenheimer, nükleer bombaların babası olarak nitelendirilen Julius Robert Oppenheimer’ın hayatına odaklanıyor.
Filmin çekimleri sırasında da gösterime girdikten sonra da Oppenheimer’ı oynayan Cillian Murphy’nin verdiği kilolar çok konuşuldu.
Kelimenin tam anlamıyla bir deri bir kemik kalan Murphy, The Guardian gazetesine verdiği bir röportajda “Bu yaptığım sağlıklı değildi. Kimseye önermiyorum” diye konuşmuştu.
Ama yine de rolü için fiziksel görünümünü değiştirmekten de çekinmedi Murphy: “Kendinizle rekabet eder hale geliyorsunuz. Çekimler sırasında sadece birkaç saat uyuyup çılgınlar gibi koşturuyordum. Yiyecek ya da başka bir şey için endişelenme eşiğini atım” diye konuştu ünlü oyuncu.
Filmde eşini canlandıran Emily Blunt’un anlattığına göre de günde sadece bir tane badem yiyerek yaşıyordu Murphy.
‘BEDENİMLE OYNAMAYI SEVİYORUM’
Başka filmlerinde de görüntüsünü değiştiren Murphy, bedeniyle oynamayı sevdiğini de sözlerine ekledi. “Oppenheimer’ın çok farklı bir fiziksel görüntüsü vardı. Ben de işimi doğdu yapmak istedim” diyerek zayıflamasının altında atan nedeni de anlattı.
Murphy’nin söylediğine göre Oppenheimek’ın fiziksel görüntüsünü doğru yansıtabilmek için filmin kostüm tasarımcılarıyla da özel bir çalışma yapıldı.
Sadece alkollü içki ve sigara tüketerek yaşayan Oppenheimer’ın görüntüsünü doğdu yansıtabilmenin en büyük amaçları olduğunu da sözlerine ekleri Murphy.
“Gerçekten parlak ve ini gözleri vardı. O görünümü vermek istedik. Bu yüzden de çekime başlamadan önce fiziksel görünümü üzerinde çok çalıştık” diye anlattı.
‘NÜKLEER BOMBALARIN BABASI’
İsterseniz biraz da filme esin kaynağı olan Julius Robert Oppenheimer’ın kim olduğuna bir bakalım… 1904 ile 1967 yılları arasında yaşayan Oppenheimer, ‘nükleer bombanın babası’ olarak anılan Manhattan Projesi’nin başkanlığını yürütüyordu.
İlk atom bombası denemesi 16 Temmuz 1945’te New Mexico’daki Trinity tesislerinde gerçekleştirildi.
Ağustos 1945’te yarattıkları nükleer silahlar ilk kez Hiroşima ve Nagazaki’de kullanıldı.
Savaş sonrasında Oppenheimer, yeni oluşturulan ABD Atom Enerjisi Komisyonu’nun etkili Genel Danışma Komitesi’nin başkanı oldu.
Bu pozisyonu, nükleer silahların yayılmasını önlemek, nükleer enerjinin uluslararası kontrolü ve Sovyetler Birliği ile nükleer silahlanma yarışında lobi yapmak için kullandı.
Oppenheimer, 1965’in sonlarında gırtlak kanseri teşhisi aldı. Sonucu başarılı olmayan bir ameliyattan sonra, 1966’nın sonlarında radyasyon ve kemoterapi tedavisi gördü.
15 Şubat 1967’de komaya girdi ve 18 Şubat’ta 62 yaşında Princeton, New Jersey’deki evinde öldü.
Filmde Cillian Murphy, Florence Pugh, Matt Damon ve Emily Blunt önemli rolleri paylaşıyor.