Tarihi elmasların en büyüğü ve en meşhuru olarak gösterilen, armut biçimindeki 86 kıratlık Kaşıkçı Elması, Topkapı Sarayı’nın silah koleksiyonunun bulunduğu Dış Hazine Bölümü’nde sergileniyor. Topkapı Sarayı’nın Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı’na devri sırasında bir süre sergilenmeyen Kaşıkçı Elması, 2019 yılında yeniden yerini aldı ve ziyaretçilerini ağırlamaya başladı.
DEDİKODUSU EKSİLMEDİ
Etrafı 49 adet iri pırlantayla çevrili olan Kaşıkçı Elması, Topkapı Sarayı’nın her zamanki gibi en dikkat çeken eserlerinden biri oldu ve onu görmek isteyenler sergilendiği yerin önünde uzun kuyruklar oluşturdu. Kaşıkçı Elması’nın çalındığı, yerine sahtesinin koyulduğu ya da başka ülkeye satıldığıyla ilgili dedikodular hiçbir zaman eksik olmadı.
Eski dönemlerde kulaktan kulağa bir şehir efsanesi gibi yayılan bu dedikoduların yerini şimdilerde ise sosyal medya aldı. Kaşıkçı Elması’nın kayıp olduğu, yerine sahtesinin koyulduğu iddiası dün sosyal medyada en çok konuşulan konular arasındaydı. Bu iddialara CHP’li vekiller de destek verince, Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı açıklama yapmak zorunda kaldı.
YARGIYA BAŞVURULACAK
Açıklamada, “Kaşıkçı Elması’nın kaybolduğu veya değiştirildiği ile ilgili gerçek dışı iddialar, Türkiye turizminin canlanmaya başladığı şu günlere hareketliliği baltalamaya yönelik maksatlı ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik girişimlerdir. Başkanlığımızın her türlü iletişim ve bilgi sunma kanalları kamuoyuna açıktır. Gerek basında gerekse sosyal mecralarda yer alan mesnetsiz ve gerçek dışı iddialarla ilgili hukuki yollara başvurulacaktır” denildi.
’32 AYDIR BURADA’
Topkapı Sarayı Daire Başkanı İlhan Kocaman, 14 Ekim 2019 tarihinden itibaren Topkapı Sarayı’nın Dış Hazine Bölümü’nde sergilenen ve ziyarete açık olan elmasın kaybolduğu iddialarına ilişkin elmasın önünde açıklamalarda bulundu. Kocaman, “Topkapı Sarayı’nda sergilenen eserlerin neredeyse tamamı hiçbir şekilde güvenlik açısından veya diğer konularda speküle edilemez çünkü bu eserler her türlü müzecilik açısından gerekli güvenlik önlemlerinin tamamı alınarak sergilenmektedir. Bu konu daha önce de speküle edilmişti. Sahtecilikle ilgili bir durum asla söz konusu değildir. Eser, 32 aydır bu salonda sergileniyor” dedi.
İDDİA 1- NAPOLYON’UN ANNESİNİN
Kaşıkçı Elması’nı dünya gündemine taşıyan iddia, elmasın aslında Napolyon’un annesine ait Pigot Elması olduğudur. Ancak bu iddia hiçbir zaman doğrulanamamıştır. Osmanlı kayıtlarına göre, Kaşıkçı Elması Pigot Elması’nın kaybolmasından çok daha önce hazineye kaydedilmiştir. Rivayete göre: 1774 yılında Pigot adında bir Fransız subayı, elması Hindistan’ın Madaras Mihracesi’nden satın alıp Fransa’ya götürür. Bir zaman sonra tekrar satılığa çıkartılan elması Napolyon’un annesi satın alır ve uzun süre göğsünde taşır.
Ne var ki, Napolyon sürgüne gönderildiği zaman, oğlunu kurtarabilmek için, annesi de elması mecburen satılığa çıkartır. İşte o sırada, Fransa’da bulunan Tepedelenli Ali Paşa’nın bir adamı, paşa adına 150 bin altın ödeyerek elması satın alır ve paşaya getirir. Sultan 2. Mahmud zamanında, Tepedelenli Ali Paşa, devlete karşı ayaklandığı gerekçesiyle öldürülür, paşanın varlıklarına el koyulur ve nesi var nesi yoksa Osmanlı hazinesine gönderilir. Böylelikle, Napolyon’un annesinden satın alınan “Kaşıkçı Elması” hazineye girmiş olur.
İDDİA 2- ÇÖPLÜKTEKİ HAZİNE
Osmanlı kaynaklarında Kaşıkçı Elması’nın Topkapı Sarayı’na gelişiyle ilgili çok farklı görüşler ileri sürülse de, Sultan 4. Mehmet’in Defterdarı Sarı Mehmet Paşa’nın Zübde-i Vekaiyat (Olayların Özü) kitabında anlattıkları doğru kabul edilir.
Defterdar Sarı Mehmed Paşa, Hicri 1090 (Mayıs 1679) olayları sırasında Kaşıkçı Elması’nın bulunuş hikâyesini şöyle anlatır: “Eğrikapı semtindeki çöplükte yuvarlak bir taş bulunmuş ve yaymacı (çöp toplayan kişi) üç kaşığa değişerek hırdavat arasına bırakmıştı. Sonra gösterdiği kuyumculardan birisi bu taşı 10 akçeye satın almış ve kendi meslektaşlarından birisine göstermişti. Taşın elmas olduğu anlaşılınca o da hisse talep etmiş, bu yüzden aralarında münakaşa çıkmış, sonunda olay kuyumcubaşıya aksetmişti. O da her iki kuyumcuya birer kese akçe verip taşı ellerinden almıştı.
Daha sonra Vezir-i Azam Mustafa Paşa Hazretleri bu taştan haberdar olmuş ve kuyumcubaşıdan almaya karar vermişti ancak vaziyet padişaha aksetmiş, o da bu taşın Saray’a gönderilmesini emretmişti. Hasılı, taş meydana çıkarılıp, işlettirilince 84 kırat büyüklüğünde eşsiz bir elmas olduğu anlaşıldı ve padişah tarafından zaptedildi. Bu vesileyle kuyumcubaşıya kapıcıbaşılık ve birkaç kese akçe ihsan edilmiştir.”
Numberone.com.tr