Hayatımda güzel bir gün

Her şey Yeni Levent Anadolu Lisesi’nden bir davetle başladı.

Yeni açılacak kütüphaneye benim adımı vereceklerini söyledi yetkililer.

Böyle onursal bir çağrıya Yemen’de olsam kuşun kanadına biner gelirdim, yürekten ‘Evet’ dedim.

Bazı günler insanın biyografisinde büyük harflerle yazılmalı, ben de böyle bir gün geçirdim.

 

Açılışa Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in geleceğini belirttiler, ben eski kuşaktan bir İstanbullu olarak, devletin ilgisi her zaman beni mutlu eder.

Okula girer girmez beni Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ile İstanbul Valisi Ali Yerlikaya karşıladı. Elbette İstanbul Milli Eğitim Müdürü, okulun müdürü onlarla birlikteydi.

Bu tür ödüllendirmelerin yalnız alana değil, bu töreni seyredenlere de bir mesaj olduğu kanısındayım. Bir mesleğe, bir sevgiye, hele kitaba kendinizi adarsanız mutlaka sizi takdir eden, ödüllendiren bir kurum, o kurumu temsil edenler çıkar.

Hazırlıkları, düzenlemeyi gördükçe, yaşadıkça tören protokol açısından gerçekten çok başarılıydı diyebilirim. Böyle toplantılarda içerik kadar biçim de önemlidir, hatta zaman zaman öne geçer.

Konuşmak için salona girince öğrencileri, davetlileri görünce doğrusu heyecanlandım. Böyle toplantılarda heyecan benim peşimi bırakmaz.

Sunucumuz zarif hanımın verdiği kısa bir bilgiden sonra genç müzisyenler sahnede yerlerini aldılar.

Eski açılışları, sunuşları anımsarken, şimdi müziğin katkısının önemini, toplantıyı ne kadar güzelleştirdiğini fark ediyorum. Benim gibi müziksiz yaşayamayan biri için hoş karşılamaydı. Doğrusu oturduğum yerden onlara eşlik ettim. Sonra kitap üzerine kısa bir konuşma yaptım.

Birçok yazarın kitapla yakın arkadaşlığı bir film karesi gibi gözümün önünden geçti, benim bu kürsüye çıkmamı sağlayan ustalarıma içimden selamlarımı, saygılarımı ilettim.

Asaf Halet Çelebi’nin koltuğunun altında mutlaka birkaç kitap olurdu.

Haldun Taner, Kadıköy vapurunda ayakta kitabını okumayı ihmal etmezdi.

Benden sonra Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer bir konuşma yaptı, kütüphane ağının nasıl genişlediğini, kitapsız bir okul kalmasın diye gösterdikleri çabadan bizi haberdar etti.

Kütüphane programının da tamamlandığı müjdesini verdi.

Vali Ali Yerlikaya, İstanbul’un kültür olaylarını takip ediyor ve katılıyor.

Gerçekten de ben bazı belediyelerin kütüphanelerini gezdim, akşam saat beşte kapanırdı kütüphaneler, kimse de yararlanamazdı. Evim Fatih’te olduğu için Fatih Belediyesi’nin kütüphanesini gezdim, öğrencilerin ruhu da midesi de düşünülmüştü.

Zeytinburnu’nda bir sanat kütüphanesi açıldı.

Trafiğin yoğun olduğu İstanbul’da semt kütüphanelerinin önemini vurgulamaya gerek yok.

Konuşmalardan sonra kütüphaneye girdik.

Hayatımda güzel bir gün

BELLEĞİME KAZINAN SAHNE

BU sahne de belleğime kazındı. Bütün öğrenciler masalarının başında ve benim kitaplarımı okuyorlardı. Bambaşka bir ruh haline girdim, üstelik bizi genç müzisyenler karşılıyordu.

Şair olsam size bu sahneleri başka türlü yazardım.

Duvara kocaman bir çizimimi asmışlardı; elbette tahmin edersiniz, elimde bir dolma kalem vardı.

Orda öğrencilerle konuştum, bazı sevdikleri yazarlardan, şairlerden söz ettiler. Gençlik yıllarım canlandı, ünlülerle ilk tanışmam, onlara kitap imzalatmam. Buluşmak için edilen telefonlar, araya konulan dostlar…

Şimdi televizyonlarda sevdiğiniz yazarları, şairleri görüyorsunuz, kitap fuarlarında kitaplarını imzalatıyorsunuz. Soruların cevabını alıyorsunuz.

Benim ilk kütüphane anılarım Beyazıt Devlet Kütüphanesi ile başlar, bizim kuşağın yetişmesinde oranın büyük payı vardır.

Şimdi telefonlardan bile kitap okunuyor ama kitabı dokunmanın başka bir haz olduğunu çoğunuzun bildiği kanısındayım.

Zevkler değişiyor, kütüphanenin camında Nâzım Hikmet’i, Orhan Veli Kanık’ı gördüm.

Kitaplar insanın kendini ve başkalarını tanımasını sağlar; ailenizi, arkadaşlarınızı her çeşit insanoğlunun anlaşılmasını mümkün kılar. Zıtlıkların kavgasız da halledilebileceğini öğretir kitaplar. Kütüphanede antolojileri de bulundurmalarını tavsiye ettim, çiçek bahçesinde insan sevdiğini bulur.

Elbet ben de bilgisayar kullanıyorum ama ekranda öğrendiklerinin sağlamasını kitaplarla yapmalarının gereğini savundum genç kuşağa, öğrencilere.

Böyle günleri yaşarken, onun heyecanı içinde düşüncelerinizi toparlayamıyor, derinden algılayamıyorsunuz. Her faninin, itiraf etmese de içinde gizli bir köşede hatırlanmak duygusu yatar, bu kütüphanede öğrenciler kitap okurken, ‘Bu kimdi?’ sorusunu sorsalar, o bile insanı mutlu ediyor.

Çok duygulandığım bir albüm armağan ettiler. Bütün öğrenim hayatımın belgeleri bir albümün içindeydi.

Doğrusu anılar denizinde kulaç atmaya başladım, aile bireylerimi, dostlarımı, okul arkadaşlarımı, hocalarımı, o yıllarda tanıştığım yazarları, okuduğum kitapları, semtleri, aramızdan ayrılanları rahmetle andım, yaşayanlara uzun sağlıklı ömürler diledim.

Dün odama çekildim bahar şiirlerini okudum, bahar şarkılarını çaldım.

BANA böyle bir gün hazırlayan yaşatan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’e, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’ya, özellikle İstanbul Milli Eğitim ve okul müdürüne kalbi teşekkürlerimi sunarım.

 

Numberone.com.tr

Haber

İlginizi Çekebilir