MEZBAHA DUVARLARI CAM OLSA HERKES VEJETARYEN OLUR
HAÇİKO Başkanı, sanatçı Ömür Gedik gelen eleştirilen ardından geri adım atmak yerine vites arttırdı, bu fotoğrafını paylaşıp altına ‘Hayvanlar kurtulsun, insanlar daha sağlıklı olsun, çevre ve doğa da korunmuş, küresel ısınmanın da önüne geçilmiş olsun’ yazdı. Hemen aradım. Telefonu açar açmaz, ‘Niye aradığını tahmin ediyorum’ dedi. ‘Ne yaptın böyle? Günlerdir gündemdesin’dedim ben de. Güldü. Şener Şen’in canlandırdığı ‘Banker Bilo’ karakterinin ünlü repliği ile devam etti: ‘Sor bakalım niye yaptım?’ Sordum o da şöyle cevapladı: “Kimsenin mutfak masrafı, bütçesi, fakirliği ya da zenginliği ile bir derdim yok, sadece daha temiz ve hayvanların insanlar tarafından sömürülmediği, acı çektirilmediği bir dünya hayal ediyorum. Söz konusu paylaşımda önceliğim elbette ki hayvanlarve küresel ısınmaydı. İnsanlar kendi sağlıklarını kendileri düşünebilirler, kimsenin yediğine karışamam ama yine de insan sağlığı için de kırmızı etin zararlı olduğu bilgisini de yerleştirdim tweet’te.”
DÖN BİR TABAĞINA BAK
“Sadece ben değil ki, sağlıkçılar ve bilim insanları insan sağlığının en büyük düşmanının kırmızı et olduğunu, kanserve kalp hastalıklarının ana nedeni olduğunu yıllardır söylüyorlar zaten. Ayrıca o mezbahaların duvarları camdan olsa inan herkes vejetaryen olurdu. Kırmızı et tüketimi hayvanlar için büyük bir zulüm ve işkence anlamına geliyor. Bir hayvan hakları savunucusu olarak et tüketiminin azalmasını istemem kadar doğal bir şey yok. Üçüncü sorun ise küresel ısınma. Mevcut hayvancılık koşulları ve büyük baş hayvanların dışkılarından çıkan metan gazı nedeni ile et tüketimi küresel ısınmaya neden olan en önemli etken. ‘Bu havalara ne oldu?’ diyorsanız dönüp tabağınıza bakmanız gerekiyor. Benim attığım tweet ile dikkat çekmek istediğim temel konular bunlardı ama yine elmalar ile armutlar karıştı. Eleştirerek de olsa bu görüşümü paylaşan ve hatta nefret edenlerime de teşekkür ediyorum, bu güzel hayalimi anlayabilecek insanlara ulaştırmama katkı sağladıkları için…”
HER CANLININ YAŞAMAYA HAKKI VAR
Veganlıkbaşka bir canlının yaşama ve bütün olarak var olma hakkına duyulan saygıyı ve bu nedenle onların bu haklarını gasp etmemeyi ifade ediyor. Vegan beslenmezaman zaman sağlık bakış açısı ile tanımlansa da aslında daha kapsayıcı. Şöyle ki vegan biri bırakın kürkü, deri kıyafet- aksesuar ve hayvansal deneyler ile elde edilen kozmetik ve tıbbî ürünleri kullanmıyor, hayvanların kendi yavruları için olan sütünü içmiyor ya da peynir yemiyor mesela. Vejetaryenlik ise ‘etsiz beslenme’olarak tanımlanabilir. Bir hayvanın etini yemek için ölü olması şart. Buna karşıysak da vejetaryen oluyoruz. Damla Ereniyi bir arkadaşım, uzun yıllardır da vegan. Gedik’in çıkışına pek katılmıyor: “Patlıcanın kilosu 25, biberin de 30 lira. E, onlar da pahalı. Ekonomik açıdan bakıp, yola çıkılabilecek bir mücadele değil bu, canlıların yaşam hakkı mücadelesi.Yani öznemiz ‘hayvanlar’ekonomi değil! Hayvanları çok sevdiğim için değil her canlının yaşam hakkı olduğuna inandığım için vegan oldum” diyor.
HAYVAN SEVMEK BAŞKA, ET YEMEK BAŞKA
Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Birliği Genel Başkanı Bülent Tunç,özellikle çocukların sağlıklı gelişim için et tüketmesinin önemli olduğuna vurgu yaparak, “Bunu bilim insanları söylüyor, ben değil! Hayvan sevmek başka, kırmızı et tüketmek başka! Sağlıklı proteini başka nereden alacaksınız? Makarnadan mı? Ne kadar tüketileceği elbette tartışılır ama sağlık için kırmızı et şarttır. Ayrıca dinimizde ‘kurban’ var, imkânı olana farz kılınmış. O zaman bunu da inkâr etmek lazım” diyor. Amerika’da kişi başı yıllık et tüketiminin 100-120 kilogram, Avrupa’da ise 50-60 kilogram olduğunu belirten Tunç Türkiye’de ise bu oranın 10-15 kilolarda kaldığını söylüyor. Peki, fiyatlar daha da zamlanır mı? Tunç, “Gönül elbette daha ucuza satmak ister ancak yem, mazot, gübre fiyatları arttı. Uzun zamandır zarar ediyorduk. Şu an eşitlendi. Spekülatif hareketler olmadığı müddetçe ete bir daha zam gelmez” diyor.
O ZAMAN PETROL DE ÇIKMASIN HAVA TEMİZ KALSIN
Gelelim karşı cepheye!Etten konuşuyorsak etin ustasını aramamak olmaz. Ünlü etçi, kasap Cüneyt Asan’ı arıyorum: ‘Ömür Hanım’ın görüşüne saygı duyuyorum ama asla katılmıyorum. Kişilerin sadece kendi ait oldukları zümreyi düşünüp bir karara varması sakıncalı değil mi sizce de?’ diye soruyor, şöyle devam ediyor: “Petrol çıkarmayalım hava temiz olsun ya da araba üretmeyelim, her yere yürürüz sağlıklı oluruz. Böyle bir denklem mümkün müdür? Önemli olan kişi ya da gruba göre değil genele bakıp konuşmaktır. Et tüketmenin hem fizik hem de beyin gelişimine etkisi kanıtlanmıştır. Et bugün artık temel gıdadır. Bırakın ‘Daha da pahalansın’ demeyi, her eve girmesi için uğraş verilmelidir. Avrupa’da kişi başı yıllık tüketim 50-60 kilo iken bizde neden 6-10 kilo olsun. Avrupalılar akılsız, bilmiyor da sadece Ömür Hanım mı biliyor gerçeği? Keşke ucuz olsa, herkesin evine girse de Avrupalılar kadar tüketsek ve tüketmek istemeyen de yine tüketmese.”
SİMENTAL IRKA DÖNELİM
Peki, etin ucuzlaması mümkün mü? Asan, “Bu hükümet Cumhuriyet tarihi boyunca verilen teşvik ve kredilerin toplamı kadar üreticiye teşvik ve kredi vermiştir ama bu destekler maalesef hedefine ulaşamamıştır. Sürdürülebilir hayvancılığın devlet tarafından desteklenmesi kadar çok süt ama az et veren Holstein cinsi, siyah beyaz ırktan vazgeçip (günde 600 gram et yapıyor) Avusturya menşeili bolca süt ve et veren Simental ırka (günde 2 kilogram et yapıyor) geçilmesi gerekiyor. İddia ediyorum Simental ırka geçtikten 3-4 yıl sonra Türkiye et ihraç eden ülke konumuna gelecektir” diyor.
Numberone.com.tr