İBB, 112 yılık tarihe kitaplarla can verdi

İBB, 112 yılık tarihe kitaplarla can verdi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), atıl durumdaki 112 yıllık “Beyazıt İETT Troleybüs Kuvvet Merkezi”ni restore etti.

İBB, kaderine terk edilmiş, 112 yıllık “Beyazıt İETT Troleybüs Kuvvet Merkezi”ni, 20 bin kitaplık “Kütüphane Troleybüs”e dönüştürdü. İstanbul Üniversitesi’nin birçok fakültesinin konumlandığı alanda bulunan Kütüphane Troleybüs’ü açan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Mezunu olduğum İstanbul Üniversitesi’nin hemen duvarının dibine, böyle güzel bir eserin oluşmasına katkı sunmaktan, onun bir parçası olmaktan büyük gurur duyduğumu ifade etmek istiyorum. İstanbul Üniversitesi mezunu ve şu anda bu güzel kentin Belediye Başkanı olmak, çok gururla, çok onurla yapılan bir hizmet ve deneyim” dedi.

Fatih Süleymaniye Mahallesi’nde bulunan 20 bin kitaplık “Kütüphane Troleybüs”ün açılışı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katılımıyla gerçekleştirildi. “İstanbul’un endüstriyel alanlarından birini, miraslarından birini, işlevli bir şekilde hayata geçirme heyecanını yaşıyoruz” dedi. Troleybüsün İstanbul ulaşımında önemli bir yere sahip olduğunu belirten İmamoğlu, bu tarz mekanların dönüşümünün önemine dikkat çekti. “Bizimle inşallah çok daha güzel bir geleceğe imza atan mekan olacak” diyen İmamoğlu, şu bilgileri paylaştı:

“YENİ NESİL İÇİN NOSTALJİK BİR KAVRAM”

“112 yıldır burada varlığı sürüyordu yapının. Tabii birçok dönemin, birçok sistemin, birçok vakanın, olayın şahitliğini etmiş de bir yapı burası. Üstelik Beyazıt gibi kentimizin belki de en önemli hafıza noktalarından birinde bulunması da ayrı bir öneme sahip” dedi. Kütüphane Troleybüs’e dönüşen binanın tarihçesini özetleyen İmamoğlu, “Yeni nesil için troleybüsün aslında nostaljik bir kavram olduğunun farkındayız. Beyoğlu’nda, İstiklal’de gördüğümüzde tümümü onu bir nostalji objesi olarak görüyoruz. Oysa bu araçlar, ulaşımda o dönemde modernleşmenin de simgesi olmuş. Ve 1984 yılına kadar da İstanbullulara çok değerli hizmetlerde bulunmuş. Trafikten çekilmeleriyle de bu tür alanları, bu tür yapıları atıl duruma düşmüş. Bu da onlardan bir tanesi.”

“BU TÜR ALANLARI KAMU YARARINA HAYATA GEÇİRMEYİ ÖNEMSİYORUZ”

Türkiye genelinde bu tür endüstri merkezlerine gereken önemin verilmediğinin ve yıkıma uğradıklarının altını çizen İmamoğlu, “Halbuki bu hafızanın, sağlıklı bir dönüşümün kente ne kadar değer katacağını ne kadar kimlikli bir alana dönüşeceğini ve bu hafızanın bir şekilde yaşatılması, güncel ihtiyaçları karşılaması bence toplumsal olgunluğun da önemli bir faydası diye düşünüyorum; Önemli bir çalışması olarak görüyorum. Bu bakımdan, bu tür alanları bizler yeni bir işleme kavuşturmayı, kamu yararı doğrultusunda hayata geçirmeyi çok önemsiyoruz. Sadece burada değil birçok noktada bu çalışmamızı yürütüyoruz. İstanbul’un sanayi ve üretim kültürünün bir nevi tarihi temsilcisi bu yapılar. Ve bunların anlatılması lazım. Aynı zamanda, bulundukları potansiyele baktığımızda da kentin geleceğine de farklı bir boyutta hizmet etme şansına sahip” diye konuştu. İmamoğlu, yakın zamanda hizmete açtıkları Kadıköy’deki Müze Gazhane’nin bu tarz dönüşümlere güzel bir örnek olduğunu ifade etti.

“BİNANIN ÖZ HALİNİN KORUNMASINA ÖZEN GÖSTERDİK”

Kütüphane Troleybüs restorasyonunda, binanın öz halinin korunmasına özen gösterdiklerini belirten İmamoğlu, “Bence bunu hissetmek, buraya gelen insanlara iyi gelecek diye de düşünüyorum. Tabii bu alanın gerçekten yaşama kavuşması, bir tesadüf olmasa gerek. Beyazıt ve Süleymaniye bölgesi geçmişte de aslında baktığımızda, şehrin entelektüel tarafını besleyen, medreseleri, üniversite yapıları ve en önemli kütüphanelerin, sahafların bulunduğu bir birikim merkezi. Dolayısıyla bu değerli alanın da bu şekilde bir dönüşümü, hayat boyu öğrenme misyonumuzun da bir gereği olarak, sanki o yolculuğun bu çağdaki bir eki olarak da düşünebiliriz bu alanın bugünkü pozisyonunu” dedi.

“DEZAVANTAJLI ALANLARDA KÜTÜPHANE AÇMA ÇABASINDAYIZ”

Gençlere kendilerini geliştirmeleri için imkanları sunma konusunda cömert olmak zorunda olduklarına vurgu yapan İmamoğlu, “Aksi takdirde, dünyayla yarışmayı mümkün kılamayız. O bakımdan bu öğrenme ve güçlenme zeminiyle beraber, onların aldığı enerjiyi, ben eminim ki buradan, bu güzel mekandan Beyazıt’tan, bütün şehre yayabilirler. Üniversite kulüpleri için buluşma, söyleşi, çalışma ortamı sağlayacağını, bu mekanın o zenginliğinin de farkında olmamız gerekiyor. Aynı zamanda burada bir sergi alanı gibi de bu alanın, dönem dönem belki sokağa taşabilen bir takım etkinlikleriyle çevresini de pozitif etki altına alan bir mekansal tasarıma sahip olduğu ortada” şeklinde konuştu. İstanbul’da birçok noktada, özel olarak da dezavantajlı alanlarda kütüphane açma çabası gösterdiklerinin altını çizen İmamoğlu, şunları söyledi:

“AÇTIĞIMIZ 9 KÜTÜPHANEYE 4 TANE DAHA EKLEYECEĞİZ”

“Buradan kastım şu: Hem gelir seviyesi hem arazi sıkıntısının olduğu, bir şeyi yapamama, bir şey bulamama konusunda çok sıkıntı duyduğumuz noktalarda, büyük çabalarla İstanbul’da birçok kütüphaneyi vatandaşlarımızla buluşturduk. Bugüne kadar açtığımız 9 kütüphaneye, mart ayı itibariyle, 4 tane daha ekleyeceğiz. Bu noktada özellikle zorlandığımız yerlerde, gerekirse uzun süreli bina kiralamaları yaparak, yapı imkanı bulamadığımız yerlerde, bu şekilde bir adaleti o mahalleye de taşıma, adaleti o semtin içine, o mahallenin, o sokağın içine taşıyıp, her vatandaşımızı eşit hale getirme çabamızın da bir simgesi olarak görüyorum. Tabii buranın bundan sonra zenginleşmesi, gelişmesi, ortaya koyacağı marifetin karşılığını görmemizi sağlayacak olan, buranın gerçekten gerçek sahibi olan gençlerimize de ait olacak.”

ATATÜRK VE KEMAL’İ ANDI

Dünyadaki savaş gündemine de değinen İmamoğlu, “Mustafa Kemal Atatürk’ün, mecbur kalmadıkça yapılan savaşı cinayet diye tanımlayan sözünü, bir kez daha bize hatırlatıyor” dedi. Kütüphanelerin; aydınlanmanın, iyi ve doğru bilgilere sahip olmanın, daha iyi düşünen, berrak zihinlere sahip olmanın en besleyici alanları olduğunu vurgulayan İmamoğlu, usta yazar Yaşar Kemal’den, “Bir, benim kitaplarımı okuyan katil olmasın, savaş düşmanı olsun. İki, insanın insanı sömürmesine karşı çıksın. Kimse kimseyi aşağılayamasın. Kimse kimseyi asimile edemesin. İnsanları asimile etmeye can atan devletlere, hükümetlere olanak verilmesin. Benim kitaplarımı okuyanlar bilsinler ki, bir kültürü yok edenlerin kendi kültürleri, insanlıkları ellerinden uçmuş gitmiştir. Benim kitaplarımı okuyanlar yoksullarla birlik olsunlar, yoksulluk bütün insanlığın utancıdır. Benim kitaplarımı okuyanlar cümle kötülüklerden arınsınlar” alıntısını yaptı.

“MEZUNU OLDUĞUM OKULA KATKI SUNMAKTAN GURUR DUYUYORUM”

“Büyük usta Yaşar Kemal’i, bu güzel sözleri bize miras bıraktığı için, rahmet ve minnetle anıyorum” diyen İmamoğlu, “Mezunu olduğum İstanbul Üniversitesi’nin hemen duvarının dibine, böyle güzel bir eserin oluşmasına katkı sunmaktan, onun bir parçası olmaktan büyük gurur duyduğumu da ifade etmek istiyorum. İstanbul Üniversitesi mezunu ve şu anda bu güzel kentin Belediye Başkanı olmak, çok gururla, çok onurla yapılan bir hizmet ve deneyim” ifadelerini kullandı.

POLAT: “GEREKTİĞİ HIZLA VE TİTİZLİKLE BİTİRDİK”

İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat da konuşmasında, Kütüphane Troleybüs’ün restorasyon sürecini detaylarıyla anlattı. Geçtiğimiz yıl yaptıkları Beyazıt Meydanı inceleme gezisi sırasında binayı İmamoğlu’na gösterdiklerini aktaran Polat, “Sayın Başkan’ımızın, restore edilerek İstanbul Üniversitesi’nin yoğunlaştığı alanda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin öğrencilere bir armağanı olarak düzenlenmesi konusunda bize talimatlarıyla başlamış bir proje. Bu süre içerisinde, bir restorasyon projesi olmasından ötürü hassasiyetle ilerlendiği için daha hızlı bitebilirdi belki. Ama olması gerektiği hızla ve titizlikle bitmiş oldu” bilgilerini paylaştı. Açılış kurdelesini gençlerle birlikte kesen İmamoğlu, sonrasında öğrencilerle keyifli sohbetler gerçekleştirdi. İstanbul Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kemal Kutgün Eyüpgiller’in de eşlik ettiği İmamoğlu, öğrencilerden gelen soruları yanıtladı.

UNUTULMAYA TERK EDİLMİŞTİ

Beyazıt İETT Troleybüs Kuvvet Merkezi’nin hikâyesi, 1910 yılında tarihi yapının inşasıyla başladı. 1912 yılındaki açılışa kadar atlı tramvaylar için ahır olarak kullanılan yapı, 1914’te İstanbul’un ilk elektrikli tramvayının Karaköy-Ortaköy hattında seferlere başlamasıyla, kent içi elektrikli tramvay ulaşımını artırmak adına kurulan tesislere paralel olarak, zamanın ihtiyaçları doğrultusunda genişletilip, elektrikli tramvaylar için güç istasyonu olarak kullanıldı. “Beyazıt Güç İstasyonu” olarak da anılan bina, elektrikli tramvayların kullanımdan kalkması üzerine 1961 yılında troleybüsler için “kuvvet merkezi” işlevi gördü. 1984’te ise troleybüslerin İstanbul trafiğinden çekilmesiyle atıl duruma düşerek, uzun yıllar unutulmaya terk edildi.

 

Numberone.com.tr

Haber

İlginizi Çekebilir