Missouri doğumlu egzotik dansçı, aktivist ve Fransız Direniş üyesi Josephine Baker, Paris’teki Pantheon’da mezar verilen ilk siyah kadın oldu.
1975’te ölen Baker, Salı günü Fransa’nın en yüksek onurlarından birine layık görüldü. Tabutu, bilim insanı Marie Curie ve Holokost’tan kurtulan Simone Veil de dahil olmak üzere yalnızca beşi kadın olan 80 diğer saygın Fransız figürüne katıldı.
Panthéon, aslında Paris’te bir kilise olarak inşa edildi. Ancak, Fransız Devrimi sonrasında kilise fonksiyonunu kaybetti ve önemli Fransız entelektüellerinin gömüldüğü bir anıt mezar haline geldi. Şimdiye kadar Voltaire, Jean-Jacques Rousseau, Joseph-Louis Lagrange, Jacques-Germain Soufflot, , Victor Hugo, Émile Zola, Pierre Curie, Marie Curie, Alexandre Dumas gibi isimlere yer verilmişti. Şimdi bu isimlere Josephine Baker da katıldı.
2000 KİŞİLİK TÖREN DÜZENLENDİ
Baker’ın Panthéon’a yerleşmesi sırasında Paris sokaklarında, eski kayıtları, orkestrası ve klasik şarkılarından birini seslendiren bir çocuk korosunun eşlik ettiği 2000 kişilik bir tören düzenlendi.
ABD, Monako ve Fransa’dan gelen topraklarla dolu süslü tabutu, Fransız Hava Kuvvetleri üyeleri tarafından anıta taşındı. Ancak, Baker’ın ailesinin talebi üzerine cesedi Monako’da gömülü kaldı.
“SENDEN DAHA BÜYÜK FRANSIZ BİR KADIN YOK”
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron törende “Bir savaş kahramanı, savaşçı, dansçı, şarkıcı; siyah insanları savunan bir siyah kadın ama her şeyden önce insanlığı savunan bir kadın. Amerikan ve Fransız. Josephine Baker özgürlük ve neşeyle pek çok savaş verdi. Josephine Baker, Pantheon’a giriyorsun çünkü (Amerikalı doğmana rağmen) senden daha büyük bir Fransız (kadın) yok” dedi.
HEM BİR SANATÇI HEM DE BARIŞTAN YANA BİR AKTİVİSTTİ
Baker, yalnızca dünyaca ünlü sanat kariyeri için değil, aynı zamanda İkinci Dünya Savaşı sırasında Fransız Direnişi’ndeki aktif rolüyle ve 12 çocuk evlat edinerek sergilediği hümanist değerleri nedeniyle de övüldü. Salı gün gerçekleşen ve 2.000 davetlinin bulunduğu törene çocuklarının da dokuzu katıldı.
Baker’ın oğlu Akio Bouillon törenden sonra, kendisini en çok duygulandıran şeyin cadde boyunca Pantheon’un önünde toplanan insanları izlemek olduğunu söyledi: “Onlar onun halkıydı, onu gerçekten seven insanlardı.”
Anma töreni Baker’ın Me revoilà Paris (Paris, I’m Back) şarkısıyla başladı. Fransız ordusu korosu, Fransız Direnişi şarkısını seslendirerek halktan büyük alkış aldı.
İmza şarkısı J’ai deux amours (Two Loves) daha sonra Pantheon plazasında Baker’ın sesine eşlik eden bir orkestra tarafından çalındı.
Anıt üzerinde yapılan ışık gösterisi sırasında Baker’ın “Sanırım Fransa tarafından evlat edinilmiş bir insanım. Özellikle hümanist değerlerimi geliştirdi ve hayatımdaki en önemli şey bu” sözleri duyuldu.
JOSEPHINE BAKER KİMDİR?
Missouri’de doğan Baker, 1930’larda, özellikle de Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ırkçılık ve ayrımcılıktan kaçmak için 1925’te taşındığı Fransa’da bir megastar oldu. ABD azınlık hakları hareketleri konusunda uzman olan Siyah Fransız bilgin Pap Ndiaye, The Associated Press’e verdiği demeçte, “Siyah bir kadının panteona girmesinin basit gerçeği tarihidir.” dedi.
Ndiaye, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Ayrımcılık yoktu… Linç yoktu. Bir kafede oturmak ve beyaz bir garson tarafından servis edilmek, beyazlarla konuşmak, beyazlarla romantizm yaşamak sorun değildi. Bu, Fransa’da ırkçılığın olmadığı anlamına gelmez. Ancak Fransız ırkçılığı, Amerikan ırkçılık biçimleri kadar acımasız değil, genellikle daha incelikli olmuştur.”
Baker, ünlü yazar ve entelektüel James Baldwin de dahil olmak üzere İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Fransa’ya sığınan sanatçılar ve yazarlar başta olmak üzere birçok önde gelen siyah Amerikalı arasındaydı.
1920’LERİN RIHANNA’SI
Ndiaye Baker ile ilgili görüşlerine şu şekilde devam ediyor: “Baker, muz etekli dans rutinleriyle kısa sürede ünlendi ve Paris tiyatro salonlarında izleyicileri büyüledi. Fransa’ya geldiğinde sadece 19 yaşındaydı, neredeyse okuma yazma bilmiyordu… Siyasi ve ırksal bilincini inşa etmesi gerekiyordu.”
Baker, 1937’de sanayici Jean Lion ile evlendikten sonra Fransız vatandaşı oldu. Aynı yıl Fransa’nın güneybatısındaki Castelnaud-la-Chapelle kalesine yerleşti.
Aslında; Josephine Baker ilk siyah süperstar olarak kabul edilebilir. Hatta kimi çevrelerce 1920’lerin Rihanna’sı olarak da niteleniyor.
IRKÇILIK KARŞITI ÖRGÜTE KATILDI, NAZİLERE KARŞI GÖREV ALDI
1938’de Baker, LICRA olarak adlandırılan ırkçılık karşıtı örgüte katıldı. Ertesi yıl, özellikle partilerde tanıştığı Alman yetkililerden bilgi toplayarak, Fransa’nın Nazilere karşı istihbarat servislerinde çalışmaya başladı. Daha sonra Fransız Direnişi’ne katıldı ve performanslarını İkinci Dünya Savaşı sırasında casusluk faaliyetleri için bir kılıf olarak kullandı.
1944’te Baker, General Charles De Gaulle’ün Fransız Kurtuluş Ordusu Hava Kuvvetleri’ndeki kadın grubunda teğmen oldu.
Savaştan sonra, hem Fransa’da hem de Amerika Birleşik Devletleri’nde ırkçılık karşıtı siyasete ve sivil haklar mücadelesine katıldı.
Ömrünün sonlarına doğru maddi sıkıntıya düşmüş, tahliye edilmiş ve mal varlığını kaybetmişti.
Bunun üzerine Baker, kendisinin ve çocuklarının yaşaması için bir yer sunan Monako Prensesi Grace’den destek aldı. 1975’te 68 yaşında Paris’te beyin kanamasından öldü.
Numberone.com.tr