Pop prensesi Ellie Goulding: ‘Ben adamı fena yaparım dostum!’

Dört yıla 3 stüdyo albümü, 27 videoklip, 21 single çalışması sığdırdı. Prens William’la Kate Middleton ona o kadar hayran ki düğünlerinde ilk dansı onun şarkısıyla yaptı. Katy Perry, Lorde ve Taylor Swift’in kankası, İngiltere’nin pop prensesi 28 yaşındaki Ellie Goulding, üçüncü albümüyle karşınızda. İtalya’da buluştuk, ‘Delirium’u, özel hayatını ve ‘kız çetesi’ni konuştuk.

Dans müzik listelerinde hep zirvedesiniz, Calvin Harris’le olan parçalarınız ortalığı yıktı. Diğer yandan ‘Grinin 50 Tonu’nda kullanılan ‘Love Me Like You Do’ gibi aşk şarkıları da söylüyorsunuz. Hangisi sizi yansıtıyor?
-Hakkımda iki farklı görüş var. Elektronik müzikte bir hayli popülerim, ‘club’ kraliçesi diyenler de oldu. Ama bir yandan pop müzik dalında da ciddi bir hayran kitlem var. Hatta işi abartıp ‘country’ yıldızı olarak da iş yapacağımı iddia edenler bile oldu. Baktım hakkımda kafalar karışık, uzun süre hangi yöne gitmem gerektiğini düşündüm. En sonunda bir karara vardım. Ve beni artık pop dalında zirveye oynarken göreceksiniz. Bu yüzden bu albüm benim için kritik… Belki elektronik müzik dalıyla ilgilenen kesimden hayranlarım küsecekler ama çok daha fazla kişiye ulaşacağım pop müzikle. ‘Delirium’ pop müzik dalında kendimi adadığımı gösteren bir çalışma. Elektronik müzik dinlemeyi ben de seviyorum ve ciddiye de alıyorum ama ne yapalım, pop müzik söylemek istiyorum.

10 Kasım’daki Victoria’s Secret defilesinde sahne alacak Ellie Goulding “İnsanları mutlu edecek şarkılar söylemek istiyorum. O yüzden artık pop yapacağım” diyor.

Nereden çıktı bu ‘pop’ sevgisi?
-Çok basit, radyoda duyduklarında insanları mutlu edecek, enerji verecek şarkılar söylemeyi seviyorum. Dans etsinler, eğlensinler, gülsünler, mutlu olsunlar!

İyi de pop müziğe yönelmek uzun vadede daha riskli değil mi? Bundan 10 yıl önce herkes Britney Spears’e ölüyordu, şimdi Vegas’ta milleti eğlendiriyor. Hayran kitleleri büyüdü ya da yeni isimlere yöneldi. Korkmuyor musunuz başınıza böyle bir şey gelmesinden?
-Vegas’ta sahne almak da önemli bir şey değil mi? Ama dediğinizi anladım ve katılıyorum. Kendime güvendiğim yan ses tonum, herkesinkinden değişik. Bana sırf bu yüzden gıcık olanlar da vardır eminim ki… Ama bu beni benzersiz kılıyor. Şarkılarımda da sürekli yenilik peşinde olursam, kendimi tekrar etmezsem, insanların benden sıkılmayacağını düşünüyorum. Tıpkı Madonna gibi. O başardı, ben de başarabilirim. Hem sonsuza kadar da sahnede olmayı planlamıyorum. Bir noktada aile kurmayı da isterim.

Muhtelif internet sitelerinde hakkınızda her gün “Ellie yine çok seksi giyindi, bu ne dekolte sevgisi…” türü yazılar çıkıyor. Rahatsız oluyor musunuz?
-Aslında hayır, gülüp geçiyorum. Ama tabloidler, dedikodu ağırlıklı haber yapan siteler garip bir şekilde bağımlılık yapıyor bence. Özellikle benim ülkemde, İngiltere’de bu işin resmen suyunu çıkarıyorlar. İş gittikçe anormalleşiyor. Ama ben de suçluyum: Her gün bakıyorum resmen “Ne demişler” diye. Hepsini okuyorum, hem de sadece benimle ilgili şeyleri değil, “Ooo, falanca bunu giymiş, öbürü şunu yapmış…” Aklınıza ne gelirse… Komik ya! Ama benimle ilgili dedikodulara neden bu kadar ilgi gösteriyorlar onu da anlamış değilim. Zaten çoğu da uydurma…

Uydurma derken? Aşk hayatınız hakkında da bir sürü iddia var…
-Mesela Ed Sheeran’la asla çıkmadım. One Directon’dan Niall Horan’la da iki yemeğe çıktık, o yani. Erkek arkadaşım Dougie (Poynter) ilk başlarda bu yazılan-çizilenlerden çok rahatsız oluyordu. Ama gerçeklik düzeyinin sıfır olduğunu anlayınca rahatladı. Sonuçta göz önünde olsanız da ilişki ilişkidir, herkes sevgilisi hakkında dedikodu yapılınca rahatsız olur. Mesela ben sizin ilişkiniz hakkında atıp tutsam hoş bir şey mi? Sosyal medyada “Şöyle yaptı, bununla çıktı” desem? Ama aştık biz bazı şeyleri, dert etmiyoruz artık kim ne demiş. Birbirimize güveniyoruz.

Taylor Swift’in ‘kız çetesi’nin bir üyesisiniz, hatta samimi arkadaşınız Calvin Harris’le arasını da sizin yaptığınız söyleniyor. Nasıl geçiyor ‘çetede’ günler?
-Birkaç yıldır arkadaşız Taylor’la… Bizim birbirimize destek olmamız yeni bir feminist hareket gibi algılanıyor. Belki de öyledir çünkü müzik endüstrisi inanılmaz derecede erkek hâkimiyeti altında. Kızları da hep birbirine düşürmeye çalışırlar. Haliyle bizim gibi popüler şarkıcıların yakınlığı da göze batıyor. Çünkü biz esaslı kızlarız. Kaldı ki benim ekibimin çoğu kadın. Turne menajerim bile. Bu ne kadar nadir rastlanan bir durum, biliyor musunuz? Kadın ve erkeğe eşit davranılmasından yanayım. Yeter ki kendine güvenli olsun ve işini kusursuz bir şekilde yapsın. Bu ikisi olduktan sonra… “Ben adamı çok fena yaparım, sakın bulaşmaya kalkmayın” enerjisini yayıyorsunuz ister istemez. Ben de öyle bir insanım mesela.

2013’te İstanbul’a konsere gelmiştiniz… Nasıl geçmişti?
-İyiydi ama resmen bir günlüğüne gelmiştim. Konser verdim, apar topar gittim. Bir daha gelmeyi de çok istiyorum. Artık gezdirirsin beni.

Olur… Başka bir konuya geçelim: Her gün düzenli spor yapıyorsunuz, üstelik sıkı bir vegan rejimi uyguluyorsunuz. Yine de bir röportajınızda fiziğinizle ilgili kendinize yeterince güvenmediğinizi okumuştum. Siz de böyle diyorsanız artık…
-Sonuçta her kadının vücudu hakkında rahatsız olduğu yerler yok mu? Hepimiz güvensizlik yaşıyoruz bir noktada… Bence tüm bunlar ergenlik dönemimden kaynaklanıyor. O zaman pek bir şeye benzemiyordum, o yüzden spora başladım. Moralimi, kendime güvenimi yerine getirsin diye… Ayrıca insanın zihni için de iyi spor.

Haber

İlginizi Çekebilir